-
1 canı pek
-
2 can
can Leben n; Seele f; (a als Zählwort); Gesundheit f; Lebenskraft f; adj Person feinfühlig; entgegenkommend; aufrichtig; besonders Kind lieb;can acısı heftige(r) Schmerz;can alacak nokta (oder yer) Kernpunkt m, des Pudels Kern;can alıcı ohrenbetäubend; vernichtend; fig heikel; wunde(r) Punkt;can almak (Todes)Opfer fordern;can atarcasına leidenschaftlich;-e can atmak sehnlichst wünschen (A oder zu …); sich flüchten (zu D);can baş üstüme … wird gern erledigt;can borcunu ödemek das Zeitliche segnen;can çekişmek mit dem Tode kämpfen; sich herumquälen;can damarı Lebensnerv m;can dostu Busenfreund m;can düşmanı Todfeind m;can havliyle aus Leibeskräften;can kaybı Verluste m/pl an Menschenleben;can kurtaran yok mu Hilfe!;can sıkıntısı Langweile f; Ärgernis n, Verdruss m;can vermek umkommen; (-e) jemandem wieder Mut geben; wieder zum Leben erwecken A;… için can vermek sein Leben opfern für; lechzen nach;cana yakın sympathisch; Lied rührend;canı ağzına gelmek wie gerädert sein; abgehärmt sein; einen Schreck bekommen;-i canı çekiyor er/sie hat Appetit (auf A);canı çıkmak den Geist aufgeben; fam krepieren; sich umbringen (-den vor D); Kleid sich abtragen, zerschleißen;canı pek Person zäh;-in canı sıkılmak sich langweilen; bedrückt sein; sich ärgern (-den über A);-in canı yanmak heftige Schmerzen haben; satt haben (-den jemanden);canına yandığım(ın) fam verflixt; herrlich; Teufels-;canla başla mit Herz und Seele;canım mein(e) Liebe(r)!; mein Kind;yok canım aber nicht doch!?; wirklich!?; sieh mal an!;canım [dʒaː'nƗm] herrlich, wunderschön
См. также в других словарях:
canı pek — sf. Acıya, sıkıntıya karşı dayanıklı (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
pek — sf. 1) Sert, katı 2) Sağlam, dayanıklı İnsan gülden nazik, taştan pektir. H. R. Gürpınar 3) zf. Gereken, beklenen veya alışılmış olandan çok Pek beğendikleri ve pek sevdikleri hâlde aldatırlar. H. C. Yalçın 4) zf., hlk. Hızlı olarak Pek gittiği… … Çağatay Osmanlı Sözlük
can — is., Far. cān 1) İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık 2) Yaşama, hayat Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. R. N. Güntekin 3) Güç, dirilik Her şeyde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
canlı — sf. 1) Canı olan, diri, yaşayan Bütün canlıların kendilerini yarı baygın, uykulu, hareketsiz bir tembelliğe bıraktıkları saatler başlamıştı. N. Cumalı 2) Güçlü, etkili, hareketli, hayat dolu Recep çok canlı bir adamdı. S. F. Abasıyanık 3) Dikkat… … Çağatay Osmanlı Sözlük